2004 sonlarıydı;
Yeni Zelanda’daki öğrenci vizemin bitmesine 15 gün kalmıştı. Oturum almak için başvuru yapmamış olmam, beni çok telaşlandırdı. Rastlantı sonucu görmüştüm vizemin tarihini. Acil bir şeyler yapmam gerekiyordu. Bir arkadaşımın tanıdığı bir avukatla görüştüm. Hemen evraklarımı vermemi istedi “HALLEDERİZ” dedi pişkin pişkin. Hint asıllı bu avukatın pişkinliği beni çok işkillendirmişti. Arkadaş “iyidir” dedi beni rahatlattı. Ama 15 gün boyunca hep tedirgin oldum. Süre dolmuş, avukattan bir haber çıkmamıştı. 2 gün daha bekledim belki arar diye. Fakat arayan soran olmayınca, aynı arkadaşı aldım Avukatın ofisine gittik. Bizi görünce aynı pişkin tavırlarla, “aaa ben senin evrakları unuttum çekmecede yav” gibi bir şey dedi. Beynim de şimşekler çakmaya, gözümü kara perdeler bürümeye başlamıştı! Ne olacak şimdi dedim, “HALLEDERİZ” dedi. Bunu daha önce de söylediğini hatırlattım ve bu durumu halletmezse ben başka türlü halledeceğimi belirttim.
Fiji
Adada 3 havaalanı var. Ben Nadi Havaalanına indim. Burası Fiji’nin uluslararası havaalanı. Diğerleri daha küçük. Zaten Gideceğim tatil köyüne de bu daha yıkın.
Ağustos ayında siz, siz olun Fiji’ye gelmeyin! Tropikal bölgelerin nemi de sıcaklık arttıkça bezdiriyor. Yeni Zelanda’yı özledim daha ilk dakikalardan.
215’i insansız olmak üzere toplam 322 adadan ve 522 adacıktan oluşuyor Fiji Cumhuriyeti. En büyük iki ada, Viti Levu ve Vanua Levu, yerleşimin %87’sini barındırıyor.”
Pasifik’teki adaların çoğunun başına gelenle aynı olan hikâye burası içinde geçerli. Önce Hollandalılar keşfediyor, sonra İngilizler gelip çöküyor. (Bu konuyu etraflıca araştıracağım bir ara. Çünkü tüm dünya üzerinde tarihte ilk Hollandalıların keşfettiği yerlerin çoğunluğu sonradan İngilizlere neden geçiyor? Soru bu.)
Viti Levu, başkent Suva’ya ev sahipliği yapıyor. Viti Levu da, Rakı rakı adında bir bölge var. Bizim Rakıyla bir ilgisi olduğunu sanmıyorum.
Fiji’de başıma gelen en ilginç şeyi anlatayım; Havaalanından çıktım, beni tatil köyüme götürmesi için taksi bakıyorum, bir tane yakaladım, şoför başını çıkardı bana doğru şiddetlice, (BULA diye yazılır, (BOO-LA) diye okunur. Dostça bir selamlama anlamındadır.) diye bağırdı. Eyvah! dedim saldıracak şimdi
Fiji yerlileri de Maorilere benziyor. Yüzlerine dövmeler yaptırıp , gözlerini ve dillerini sonuna kadar dışarı çıkarıyorlar.
Tropikal iklimin azizliği. Bir anda değişir gökyüzü.
“Hava her zaman böylemidir?” diye sordum. Ekim-Kasım-Aralık ayları süper olurmuş. Nem azalırmış. Hafif serin esintiler mutlu edermiş. Biraz romantik bir taksici anladığım kadarıyla
Dünyanın neresine giderseniz gidin, adaların çoğunda Amerikan doları geçerlidir. Bunu fark etmiş olmam, hazırlıklı gelmemi sağladı. Kendi para birimleri var (Fiji doları) ama taksici, ücretini Amerikan doları olarak istedi. İyi ki tedariklemişim.
Sonunda, otelimdeyim.
Otel Hilton ama aynı zamanda Double Tree Hotel yazıyor her yerde. Anlayamadım! İnanılır gibi değil. Avukat hatasını tamir etti şimdiden
Resepsiyonist, rezervasyonu kontrol edip “mistır elgan hoş geldiniz.” dediğinde, bir gülme tuttu ki sormayın
Yeni Zelanda vizemi de sorun çıkmadan tazelesem, o zaman mutluluğun doruklarında olacağım. Odama yerleşip kendimi plaja attım. Su ılık. Aynı okyanus ama Zelanda tarafı buzlu bu taraf ılık. Birden kulağıma ezan sesi geldi. Yok canım! gaipten sesler duyuyorum sanırım diye düşündüm. Etrafta dolaşan konuşkan bir bahçıvana, yakınlarda cami olup olmadığını sordum, başladı anlatmaya. Kendisi de Müslüman imiş, kısa süre öncesine kadar yakında bir cami varmış. Ama bu otel, müşterilerinin rahatsız olduğu gerekçesiyle, Fiji devletine baskı yaparak yıktırmış. Olaylar çıkmış tabi. Fiji’de %10 kadar Müslüman yaşıyormuş. Ayaklanmışlar. Adanın %60’ı Hıristiyan imiş ve güçlülermiş. Devlet geri adım atmamış. Müslümanlar da, günde 5 vakit, caminin olduğu yere gelip megafonlarla ezan okuyorlarmış. Cami yıkıldığıyla kalmış, eski tas eski hamam yani!
Avukattan aldığım talimat gereği, bir hafta bekleyemedim 2 gün sonra Başkent Suva’daki Yeni Zelanda elçiliğine gittim. Avukatın öğrettiği şekliyle anlattım. Birkaç broşür şeklinde evrak verdiler “bunları doldur” dediler. Bu sırada pasaportumu alıp içeri gitti hanımefendi. Evrakları doldururken, aklıma Ankara’daki Yeni Zelanda konsolosluğunda çalışan (Adı bende saklı) Türk memur hanımefendi! aklıma geldi. Neler geçti içimden neler
Pasaportumu alan hanım geri geldi, doldurduğum evrakları aldı, kontrol etti, pasaportumu geri verdi, teşekkür etti, “gidebilirsin” gibilerden bir şeyler söyledi döndü gidiyor, bu kadar mı? dedim. “Pasaportunuza bakın” dedi, gitti.
9 ay!
Ben şoklardayım. 9 aylık turistik vizem, pasaportumdan bana gülümsüyor
Otelin organize ettiği günlük turlar var. Onlara göz atarken, “Cast Away island beach” gözüme çarptı. O meşhur Tom Hanks filminin çekildiği adamıydı yoksa bu? Burayı görmeliyim dedim ve turu aldım.
Ertesi gün, lüks sayılabilecek bir tekne ile seyahat başladı.
“Malolo” adlı ada ilk durağımızdı. Sonrasında “Qalito (Castaway)” Adasına geldik.
Rehberden öğrendiğim kadarıyla, filmin bir kaç sahnesi bu adada çekilmiş ama ağırlıklı olarak sahneler bir başka adada çekilmiş. Bu ada ve o ada isim konusunda geriliyorlarmış. “Yok bizim adımız Castaway adası olacak”, “hayır bizim” deyip gerilip duruyorlarmış.
Fiji genel olarak güvenli bir yer. Ama standart güvenlik önlemlerini almakta her zaman fayda var. Size dost canlısı görünen yerlilerin, sizi kendi özel/yerel törenlerine davet etmelerine kanmayın. Tören bitiminde önünüze getirilen astronomik fiyatlı hediyelik eşyalardan almak zorunda kalabilirsiniz
Üçüncü durağımız Mana adası da rüya gibi plajlara sahip.
Teknede herkes için şnorkel var.
Berrak ötesi netlikte sualtı. Tabi benim kamerayı şeffaf naylon poşetin içine koyup ağzını sıkıca bağlayıp çektiğim fotolarda ancak bu kalitede oluyor.
Tekne kaptanının bir başka uyarısı, Şeritli Kobra(Laticauda colubrina) yılanına dikkat etmek gerekiyormuş. Fiji adalarındaki tek ölümcül hayvan buymuş. (Köpek balıklarını saymazsak tabi
Dördüncü durağımız, Monuriki island (Cast Away island beach) Chuck Noland’ın, arkadaşı top Wilson ile tanıştığı plaj
Harika olmasının yanında, ürperti veriyor. Gözüm hep teknede. Aklımda deli düşünceler; Tekne gider, beni burada unuturlar; Bir topa bile razıyım deyip bu plajda bir o yana bir bu yana koşturmak. Pofff bu düşünce baloncuğu yok olsun. Teenage zamanlarımızın meşhur filmi “Blue Lagoon” gelsin mesela
Yok yok Mustafa kendine hakim ol, “Film Lôkasyonları” konseptli bir seyahati, sonraki zamanlara sakla. Sözüm olsun kendime. Anlamıştım zaten Peter Jackson ile el sıkışmak, Son Samuray filmindeki savaş sahnesinde Tom Cruise ile at koşturan 4000 figüranın arasında olmak, sinema virüsünün bulaşmama olasılığını yüzde sıfıra indirmişti. Eheh
Her neyse konumuz olan Fiji adalarına geri döneyim. Konuyu çok dağıttım gibime geldi
Otelden gün batımı harika. Pasifikte gün batımı olayı, bence dünyanın en iyileri arasında. Güneş, Pasifikte bir başka batıyor da diyebilirim
Geri kalan günlerimi, plajlarda, Kava adlı biber suyunu içerek geçirdim. Bir garip yapıyor insanı.
Fiji adalarının hepsini bilemen ama benim gittiklerimde çeşme suyu içilebilir idi. Pet su hiç almadım.
Bir başka özellik ise, pazar günlerini unutun! Turlar, alışveriş merkezleri, restoranlar, her şey duruyor. Çok dindar bir yer de değil aslında. Hepsi kiliseye gidiyor da diyemem, alışkanlık olmuş her halde. Ya da başka bir nedeni varsa bile öğrenemedim.
Deniz kabuğu satanlardan uzak durun! Zaten beden dillerine baktığınızda bir şeylerin ters gittiğini anlayabilirsiniz. Tedirgin bir ruh haline sahipler bu satıcılar. Otel resepsiyonunun da verdiği bilgiyle hediyelik eşya olarak deniz kabuğu almadım. Bazıları, soyu tükenmekte olanlardan imiş ve avlanması yasak imiş. Satın almak ciddi başa bela olabilir imiş.
2004 yılında Fiji adalarına seyahatim sırasında aldığım notlar bu kadar. Tabi daha çok fotoğraf var fakat o yıllarda fotoğraf kalitesi malum. İçerinden ancak bunları seçebildim. Daha çok bilgi ise, hafıza sarayımdan geri çağrılmayı bekliyor. Aşağıdaki yorum bölümünü kullanıp sorabilirsiniz. En kısa zamanda cevaplayacağımdan emin olabilirsiniz.
Hoş kalın.
UNUTMA : Yol açık, yola çık, hatta yoldan da çık!
King's Day Leiden Netherlands 2025 King's Day 2025 in Leiden | Netherlands | Orange people…
The Flower Parade (Bloemen Corso) in the Netherlands was fun. Next year I will be…
In this video, join me on an Discover the Secret to Effortless TRAVEL in Utrecht…
In this video, join me on an adventure through the charming streets of Leiden as…
#Dordrecht #Netherlands #WalkingTour In this video, I take my camera to the city of Dordrecht…
#amsterdamlightfestival2024 #amsterdamlightfestival Join us for a mesmerizing experience at the Amsterdam Light Festival 2024! In…