ünlü yıldızı Pierce Brosnan ailesiyle birlikte Bora Bora adalarını sıklıkla ziyaret ediyor imiş.
Bora Bora, tropikal bir ada ama Muson yağmurları, kasırga ve hortum gibi doğal afetler yok. Tatil için güvenli. Diyorlardı! Benim şansıma mıdır nedir bir yağmur bir yağmur. Can sıkıntısı.
Halbuki Bursa Erkek Lisesi‘nde öğrenim görürken, aynı sırada yan yana oturduğum arkadaşımın adının Bora olmasından kaynaklı, 1981 yılından beri bu adayı biliyor, hakkında yazılar okuyordum. O zamanlar kitap şeklinde olan “Büyük Atlas” adlı harita kitabımızı açıp açıp bakıyor ve Bora Bora’yı hayal ediyordum. Tam da o hayalin içine dalmışken, tropik yağmurun azizliğine uğramak hiç iyi olmadı.
Tropik yağmur da deneyimlenmesi gerek aslında. Sanki, ılık bir duş alıyormuşum gibi. Üşütmüyor, acıtmıyor.
Pahia ve Otemani adlı iki volkanik yanardağın bulunduğu Bora Bora Adası’nın en yüksek noktası 727 metre. Ada, Fransız Polinezyası’nda deniz üzerinde bungalov tesislerinin kurulduğu ilk yerleşim yeri unvanına sahip. Bir gecelik kalayım dedim, 1000 € dediler. Tam Kredi kartımı çıkarıyordum, Bi gülme geldi ki sormayın
Bora Bora da biraz fiyatlardan bahsedeyim, su üstü bungalovlarda kalmak, 800 – 1000 € gibi bir şey hangi tatil köyünde kalacağınıza göre değişiyor.
Konaklamaktan vaz geçip, “günlük turlar ile gideyim, plajlarda dolaşayım, güneşleneyim, dalayım.” Derseniz, 75€ dan, 750€ ya kadar turlar var. En ucuzu, 3 saat dolaştırıyor, şnorkel ile dalış sağlıyor, (Websitesi) plajların birinde BBQ piknik yapmak isterseniz (Websitesi)
Restoranlarda öğle yemeği deneyimlemek isterseniz, 200-300€ yu gözden çıkarın. Alternatifi, “Foodtrack”lar. 10-15€ ile karın doyurulabilir. Akşam Bora Bora da tüm fiyatlar en az %50 artıyor 15€ luk “Foodtrack” deneyimi bile 25€ oluveriyor
Resmi para birimi Central Pacific Frankı. Bununla birlikte euro ve dolar da kullanabilirsiniz.
Döviz bürosu gibi şeyler yok. Sadece Havaalanında. O yüzden, “CFP” almak için havaalanının döviz bürosunu kullanın. En avantajlı bozdurma burada. Oteller düşük kurdan bozuyor.
İlginç bir uygulama var. Paranız bitti ve nakite ihtiyacınız var. Yanınızda banka kartı ya da kredi kartı yok ise, bir postaneye gidiyorsunuz, kimlik gösteriyorsunuz, size nakit CFP veriyorlar
ATM’ler var ama sadece “CFP” çekilebiliyor. Fakat o bankada hesabınız ve kartınız olması gerek.
Döviz kuru sabit
1 € = 119,33 CFP
1 $ = 107,45 CFP
118 adanın toplamı yaklaşık 3.500 km². 5,5 milyon km²’lik deniz alanına dağılmış beş takımada halinde gruplandırılmış.
Tahiti 1 042 sq. km
En yüksek noktası Orohena (2241 m)
187 000 kişi. 118 adanın 67’sinde yerleşim var ama %70’inden fazlası(136.000) Tahiti’de yaşıyormuş. Yerli %78, Çinli %12, Fransız %10
Çoğunluk Amerikan.
Merhaba = Ia Ora Na
Nasılsın? = E aha tō ‘oe huru?
Nasılsınız? = E aha’ya oe huru mu?
İyiyim = Maita’i
Çok iyiyim = Maita’i roa
Fena değilim = Maita’i ri’i
Güzel = Nehenehe
Günaydın = Ia ora na!
Şerefe = Manuia!
Bira = Pia
Çok Pişmiş = Pōpō! (Well done!)
Ekmek = Faraoa
Kek = Faraoa monamona
Teşekkürler = Māuru’uru
Tebrikler! = Te ha’apoupou atu nei!
Çok teşekkür ederim = Māuruuru roa
Hayır, Teşekkürler = Aita m āuruuru
Evet = E!
Hayır = A! / Aita!
Güle Güle = Nānā! / Parahi
İyi eğlenceler! = Arearea maita’i !
Deniz = Miti / Moana
Ada = Motu
Su = Pape
Meyve suyu = Pape monamona
Yabancı / Turist = Popa’a
Market = Matete (Matété)
İyi yolculuklar = ‘Ia maita’i te terera’a
Bol şans = ‘Ia mānuia
Çiçek, Fransız Polinezyası’nın amblemi = Tiare Tahiti
Polinezya el yapımı heykel = Tiki
Fransız Polinezyası bayrağı ve Logosu.
Polinezya adı, iki Yunanca ‘poli‘ (çok) ve ‘nesos‘ (ada) kelimelerinden oluşan 18. yüzyıldan kalma.
Tahitçe adı: Pōrīnetia Farāni
Resmi Web Sitesi : www.polynesie-francaise.pref.gouv.fr
1722’de Kaşif James Cook tarafından keşfedilmesinden, 1842’ye kadar İngiliz toprağı. Sonra Fransız toprağı olmuş. “Denizaşırı Bölge” statüsü, 2004’ten sonra “Denizaşırı Ülke” olarak değiştirilmiş. Ne farkı varsa! Yine Fransız sömürgesi, yine Fransız sömürgesi. (Gerçi kim kimi sömürüyor oda belli değil. İthalat, ihracatın iki katı imiş, bu yüzden Fransa’nın mali desteğine muhtaçlar imiş.)
Fransız Polinezyası’nın kendi parlamentosu varmış ama, son söz Fransa Yüksek Komiserliğinde! Ordu, Polis ve Yüksek öğrenim, Paris kontrolünde.
Fransızca resmi dil. İngilizce konusunda da sıkıntı çekmiyorsunuz.
Hıristiyan. Protestan(%54) mezhebinin kiliseleri var. İngilizler 1822’de kurmuş. Gambier takımadaları, Roma Katolikliği (%30), Dinsiz (%6)
1722’de Kaşif James Cook tarafından keşfedilmiş. 1788’de Kral Pomare Tahiti Krallığı nı Tahiti ve Moorea’da kurmuş. Çünkü James Cook krala alet, araç sağlamış, böylece Kral Pomare’ın kabilesi daha iyi kanolar, silahlar yapmış ve diğer kabilelere hükmetmeye başlamış. (İngiliz klasiği. karşıt güçleri birbirine kırdır. Parçala, böl, yönet! Sömür…) Tabi hemen sonrasında “Londra Misyoner Topluluğu” adalara yerleşmiş ve başlamışlar Hıristiyanlığı aşılamaya. Fakat bu misyonerler birçok farklı mezheplere mensup oldukları için para desteklerini birbirleri ile paylaşmıyormuş. Sonuç olarak yalnızca küçük bir grup insana ulaşabiliyorlarmış ve bunun sürdürülmesi zor imiş. Bu yüzden mezhepler arası platform kurulmuş büyük para desteği bu şekilde sağlanmış. İlk İngiliz Protestan misyonerler gelmiş. Tabi ki “askersiz olmaz bu iş” demişler ve asker desteği ile bu adalara yerleşmişler. Sonra 1834’te Fransız Katolik misyonerler gelmiş. Misyonerler arasında çıkan çatışmalar sonucu, (Burayı biz sömüreceğiz size yok demişler bir nevi!
Köleleştirme süreçleri hep din ile olmuş! Şimdi bu konu üzerine söyleyebieceğim çok şey var ama konumuz o değil.
Fransız misyonerler 1838’de Tahiti’ye bir savaş gemisi ile dönünce işler değişmiş. Tahiti ve Tahuata, Fransız himayesine girmiş. Papeete, 1843’te Tahiti’nin başkenti olmuş. 1847’de Fransızlar ve İngilizler anlaşma imzalamışlar ve 1880’de Tahiti krallığı bitirilmiş, ilhak edilip Fransa kolonisi haline getirilmiş.
II. Dünya savaşında Japonlar, Fransız Polinezyasını işgal etmeye çalışmış. Amerikan askerleri ve topçuları Bora Bora’ya yerleştirilmiş(Bobcat Operasyonu), Japonlar işgal edememiş.
1946’dan itibaren Polinezyalılar resmen Fransız vatandaşı yapılmış. Fransız Polinezyası’nın statüsü “Koloni”den “Fransız toprakları”na değiştirilmiş. Fransa, 1962’de 4 milyondan fazla Cezayirliyi öldürdükten sonra bağımsızlık vermek zorunda kalınca, nükleer test yapacak yeni bir alana ihtiyaç duymuş! Yeni test alanı olarak Mururoa Atolü ve Tuamotu Adaları seçilmiş. Buralarda, 1966’dan 1996’ya kadar 193 nükleer test yapmışlar. 1974’te başarısız bir nükleer testin sonucu, Tahiti adasına bir nükleer bulut gelmiş ve 110.000 Polinezyalı, tehlikeli radyasyon seviyelerine maruz kalmış, ölmüş. Fransa 1995’te yine yapmak istemiş fakat sert protestolar olunca, 1996’da Fransa, test yasağı anlaşmasını imzalamak zorunda kalmış. 28 Temmuz 2021’de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçmişteki nükleer testler için adalara “borçlu” olduğunu kabul etmiş ama resmi bir özür dilememiş!
Türkiye’ye soykırım suçlamasında bulunan ülkelerden biri değilmiydi Fransa??? Kendi tarihlerine baksınlar önce!!!
Kasım-Mart arası nemli ve yağmurlu. Nisan-Ekim arası kuru ve yağmursuz. Olduğu söyleniyor da aniden bir muson yağmuru bastırabiliyor. Olsun ıslansak da üşümüyoruz. Kısa süre sonra eski haline dönüyor. Şekermiyiz kardeşim!
Weather Underground’un 10 günlük tahmini ( www.wunderground.com )
Kasım-Mart arası gidilmez. Gidilir aslında! fakat, öbür aylara kıyasla biraz daha nemli ve yağmurlu sadece.
Bu ayları nasıl anlatsam, en nemli hali, Antalya’nın nemi kadar değil.
O yüzden şu seçimi yapmalısınız;
Kasım-Mart arası nemli ve ara ara yağmurlu ama sessiz, kalabalık yok.
Nisan-Ekim arası kuru ve yağmursuz ama kalabalık.
Min 450 Mb/sn – max 640 Gb/sn. Deniz altı optik kablolar ile yerleşim olan tüm adalarda inanılmaz hızlı internet bağlantısı var. Telefon Gsm altyapısı da aynı.
.pf
Turism information Office’leri her yerde var.
Papeete Pazarı ünlü. Görülmeye değer. Büyük Katedralin hemen yanında kuruluyor. Bulmakta zorluk çekilmez.
Duty free lerden tütün, 200 sigara veya 50 puro. Alkoller, 4 Lt şarap/şampanya/hafif alkoller. 2 Lt diğerleri.
Ayrıca 10.000 Euro ve üzeri tutardaki tüm aldıklarınızı beyan etmelisiniz. Örnek; Siyah İnci.
Avlanması yasak olan deniz hayvanları kabukları vs almayın. Bu tür şeyleri alırken yasak olup olmadığını soruşturun. Yoksa hapsi boylayabilirsiniz. Diğer okyanus adalarında da bu kriter geçerli aman dikkat. Benim gibi ucuz bulup eşe dosta armağan için 15 adet almayın
Hayır. Üstsüz bile görmedim. Polinezyalılar bu konuda biraz tutucu. Dünyanın her yerinde Fransız Tatil Köyleri bu konuda free oluşları ile bilinir fakat bu bölgede işler değişmiş sanırım.
Vize işlemleri sırasında sizden isteniyor.
Kriminal bir problem yok. Kaza riskine karşı önlem, kişiye ve risk alma düzeyine göre kendisinin belirleyeceği bir durum.
Police Papeete, Fransız Polinezyası Emniyet Müdürlüğü
Adres: 55 R Des Poilus Tahitiens, Pape’ete 98713, Fransız Polinezyası
Telefon: +689 40 47 01 47
Acil durum numaraları
İtfaiyeciler : 18
Fransız Polinezyası Hastane Merkezi
SAMU : Tel. 15 veya (689) 40 42 01 01
Standart : Tel. : (689) 40 48 62 62
Jandarma : 17
JRCC : 16 ve ya (689) 40 54 16 16 Faks : (689) 40 42 39 15
15VHF : Kanal 16 (Society Adaları)
M/HF : 8291 KhzInmarsat C: 582.422.799.192
Gümrük : (689) 40 50 55 50
www……………….
Email : dsp987@interieur.gouv.fr
Evet. Ama çok değil. Nem artınca, sivrisinek de artıyor imiş.
Evet
Yüksek. Özellikle yerliler.
Bilindiği gibi kahve ağaçları, ekvator bölgelerinde yetişir. Polinezya da ekvator bölgesinde olduğundan, üretimi de, tüketimi de yüksek.
Pek uygun olduğunu düşünmüyorum. Sadece otel standartları var.
Üst düzey. Fransız Polinezyası’nda şnorkelli, ya da tüplü dalış yaptıysanız, 12 saat sonrasına kadar uçuş yasağı var. Uymayanın kan pıhtılaşması sonucu, beyin kanaması, kalp tıkanması vs gibi sorunları oluşabilir, DİKKAT! Aslında bu kural tüm dünya için geçerli!
Evet. Ama bu adalar, daha ziyade aşk/balayı/kaçamak/huzur/dinginlik adaları.
Dalış (Tüplü/Şnorkelli)
Rüzgar sörfü ve türevleri
Yelkencilik.
bot/kürek.
Hiking.
Petank.
Egzotik plaj barları. Otel programları. Keşfedemediğim bir şeyler vardır eminim
Oteller, Tatil köyleri bu adaların klasiği. Çevre adaların popüler ve en güzel olanları Tahiti’den nispeten daha pahalı. Ben Beachcomber Intercontential Resort da kaldım.
Bu otel çok iyi fakat, Tahiti’ye gelen tüm uçaklar nedense hep gece indiği için, öbür adalara gitmek isteyenler Tahiti’de bir gece kalmak zorunda kalıyor. Ve o kalış havaalanına en yakın tatil köyü olan bu otel de oluyor.
Anlamı, otelde hiç durmadan giriş-çıkışlar olması. Rahatsız edici olabiliyor bazen. Satış stratejisi sonucu olabilir bu ayarlama. Çok işkillendim bak şimdi! 🙂
Fakat şehir merkezinde çok çok uygun fiyatlı pansiyonlar var. Eğer öbür adalarda kalmayı düşünmüyorsanız buralarda kalınabilir. Günlük turlar ile, yakın adaları dolaşmak, daha mantıklı. Bu şekilde çok çok ucuza gelecektir. Tabi eğer tatil bütçeniz yeterli ise buna gerek olmayacaktır. Tabi Türkiye’den geliyorsanız bu mümkün değil gibi, çünkü vize alırken konaklamanızı ayarlamış olmanız isteniyor.
Bir tüyo; Türkiye’den gelmeden önce en kısa(3-5 günlük) paketi seçin. Sonrasında, bu pansiyonlarda kalma şansını yakalayabilirsiniz. Çünkü fiyat olarak aralarında çok fark var. 250€’luk konaklamanızı 50€’ya kadar düşürebilirsiniz böylelikle. Hem de kaliteden en fazla %10 ödün vererek. Şunu belirtmemde fayda var, bu tüyodan sorumluluk kabul edemeyeceğim belki şansınıza tüm pansiyonların dolu bir zamana denk gelirsiniz, sonra kulağımı çınlatmanızı istemem
Fransız Polinezyası’ndaki tüm “su üstü bungalov“lar, karadakilerden en az %50 daha pahalı. Bunu da planlamanıza katın.
Fakat Pasifik’in klasiği, bu “su üstü bungalov“lar. Gelmişken onlardan birinde kalmamak ta ne kadar doğru sorgulamak gerek!
Popüler olmayan adaları bazılarında çadır kampingleri de var. Tercihe göre değerlendirilebilir.
Tahiti Vanilyası(Cennetin Tadı) En sevdiğimmmm. Vanilin ile karıştırılmasın o kimyasal. Meyve veren tek orkide türü olan Tahiti vanilya fasulyesi, dünyanın en pahalı ve değerli ikinci baharatı(Birinci Safran). Meksika orijinli, 1500’lerde Hernán Cortés tarafından Avrupa’ya getirilmiş. Orkidenin vanilya kabuğu üretmesinin tek yolu, Orta Amerika’ya özgü bir arının yardımıyla gübreleme yapmak olduğundan, İspanyollar yüzyıllardır üretimi ellerinde tutuyorlar imiş. Vanilya üretimi, kahve gibi. Ekvatorun altında ve üstünde 20 derece içindeki tropikal bölgeler ile sınırlı. Fransızlar sır çalma konusunda yeteneklerini bu konuda da göstermişler. İspanyol arılarının bu işi nasıl yaptıklarını öğrenmişler ve kendi tropikal bölgeleri olan Tahiti’de yetiştirmeye başlamışlar. Tahiti yerlileri de bu bitkinin tanrı tarafından yollandığına ve Tanrının yemeği olduğuna inanmış. Ah bu Fransızlar ah!
Dünyadaki vanilyanın %70’i halen Hint Okyanusu bölgesinde, Madagaskar ve Réunion’da yetişiyormuş. Réunion’da üretilen vanilya, Bourbon vanilyası olarak da adlandırılıyormuş ve Tahiti vanilyasına kıyasla biraz farklı bir tada ve aromaya sahipmiş. Tahiti vanilyası çiftlikleri Tahiti adasında da olmasına rağmen. Asıl Tahiti’ye 250 km uzak Society Adaları’nın en küçüğü olan 50 km karelik Taha adasında yetiştiriliyormuş. Taha’cım hadi iyisin! Adına bir ada var dünyanın bir başka yanında.
“Tahiti vanilyasının gerçekte nasıl tozlaştığı, muhtemelen baharatın en büyüleyici yönüdür. Vanilya orkidesini tozlaştırmak için kullanılan arılar Tahiti Adaları’na özgü değildir ve bu nedenle her narin vanilya çiçeği elle tozlanır. Çiftçilerin her bir orkide çiçeğini elle tozlaştırmak için erken kalktıkları, bitkilerin çiçek açtığı sadece Temmuz ve Eylül aylarıdır. Sezonun çok kısa olmasına ek olarak, her çiçek sadece yaklaşık altı saat çiçek açar, bu nedenle çiftçinin her çiçeğin kapanmadan ve solmadan önce tozlaşmasını sağlamak için hızlı ama hassas hareket etmesi gerekir. Tozlaşan çiçekler Tahiti vanilya fasulyesini yetiştirir.”
Dünyanın en iyi pasta şefleri arasında favori imiş. Tahiti’ye gelirseniz Vanilyalı pastalardan ve dondurmalardan tatmak, olmazsa olmazınız!
2. Poisson cru à la Tahitienne(Tahiti usulü Poisson Cru) yiyin.
Limon suyu ve hindistancevizi sütü ile marine edilmiş çiğ ton balığı. Yerel, egzotik yemektir fakat, Fransız mutfağından etkilenmiş anlaşılan çünkü Fransızlar pek severler limon ile tatlı şeyleri yemeyi. Buna bir de çiğ balık eklersen, sıra dışı bir yemek oluşuyor. İyi bir servis ile, efsaneye dönüşüyor. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
3. Egzotik meyveler yiyin. Zaten başka alternatifiniz olmayacak.
4. Ahima’a’da yiyin. Yeraltı fırınlarında pişiriliyor, bizdeki “kuyu kebabı” yada “kapama” ile benzerliği var. Yemeklerin üzeri kapatılıyor onunda üzerine kor ateş konuyor. Ben Hindistan cevizi sütü ya da yağı ile etlerin pişirilmesini pek sevemedim. Ama denemenizde yarar var.
5. Uzun Burunlu İmparator balığı ve Ume balığı yiyin. Bizim sularda bu balıklar yok. O yüzden tatmadan gitmeyin. Çok farklı tadları var.
6. Tavuk Fāfā yiyin! Fāfā, bu adalara özgü bir ıspanak çeşidi. Yapraklarını suda kaynatıp, tavuk parçaları, hindistan cevizi sütü, tuz, karabiber vs ile, palmiye/muz yapraklarının içine koyuyorlar, “ahima’a” denen, toprağa açılmış çukurların içine koyuyorlar. alttaki ve üstteki kor ateş ile yavaş yavaş pişiyor. Bizim “kapama” denen tarz yani.
7. Po’e yiyin. (Edgar Allen Poe ile bir ilgisi var mı bilemedim!) Muzdan yapılmış pestil diyebilirim kısaca. Muz kaynatılmış, marmelat haline getirilip serilmiş, kurutulmuş. Sonra üzerine çeşitli soslarla sunuluyor. Beğendim Türk damak tadına uygun ve yakın.
8. Firi firi yiyin! Hindistan cevizli bir çörek. Bu da geleneksel. Kahvaltıda yenen orijinal Polinezya spesiyali. Çok iyi. Özellikle kahve eşliğinde, çok çok iyi.
9. “Mojito” ve egzotik meyve kokteyllerinden deneyin. “Tahiti mai tai”si yani “maita’i” yerel romlarla yapılıyor başka yerde bu tadı bulamazsınız. Hadi size “maita’i”nin hikayesini de anlatayım. Dünyanın en ünlü rom bazlı kokteyllerinden biri. Adını “iyi/hoş” anlamına gelen “reo maohi maita’i” söleminden almış. Aslında, bu kokteyl, 1944’te bir Kaliforniyalı tarafından tasarlanmış. Tiki kültürünün gerçek meraklısı, aynı adı taşıyan egzotik restoran zinciri olan, “Tüccar Vik” lakaplı Victor Bergeron, Jamaika romu ve limon temelli bir karışım geliştirmiş. Ve restoranında otururlarken, Tahiti’li iki arkadaşına önermiş. Badem aromalı esansla tadım yapmışlar sonra içlerinden biri “maita’i roa ae” demiş ve Maitai böyle doğmuş.
Blue Hawaii filminde Elvis Presley, Pearl Harbor filminde Ben Affleck, Descendants filminde George Clooney, Forgetting Sarah Marshall filminde Mila Kunis, Cocktail filminde Tom Cruise, Damon’s Tiki Bar filminde Connie Monroe, bu kokteyli ünlendirmiş.
10. Kokteyl demişken, Bora Bora’da Bloody Mary’s Bar var. Burada da bir bloody Mary kokteyli deneyimleyin. Beğenmezseniz, hesabı bana yollayın
11. Le Lotus restoranda yöresel yemekler yiyin. Manzarası, dekorasyonu, mutfağı, servisi çok iyi. Bazı züppe Amerikalılar beğenmese de!…
Yağmur ormanları, şelaleler, siyah kumlu plajlar, dalış, balinalar, siyah inci, klima sistemi, Marlon Brando balı,
Balinaları ziyaret turlarına katılın. Dünyada bulunan 75 yunus ve balina türünden 25’i Fransız Polinezyası sularında yaşıyor imiş. Her yıl Ağustos sonu – Ekim sonu arasında Kambur balinalar çiftleşmek ve doğum yapmak için bölgeye gelir imiş. Ben yetişemedim, siz yetişin
2. Dalın. Şnorkelle bile olsa dalın. (Köpek balıklarına dikkat!)
3. Siyah inci satın alın. Siyah incinin, dünyadaki merkezi burası.
4. Balayı’ndaysınız, kesinlikle burayı tercih edin. Balayı çiftlerine özel hizmetler var!
5. “Tahiti Şehir Pazarı” nı gezin. Sıradışı şeyler bulabilirsiniz. Bölgenin avlanma yasağı olan deniz hayvanlarının kabuklarından satın almayın. Dönüşünüzde problem olabilir. Öbür pasifik adalarında olduğu gibi.
6. Adacıklarda pajlarda düzenlenen özel piknik turları var. Kaçırmayın! Güneş batıyor, gökyüzü dönmüş kırmızıya, bembeyaz mercan kumlarının üzerinde yanan ateş etrafında masalar, lüks restoranlarda görebileceğiniz servis-kuver. Hafif meltem esintisi, mistik kokular, sessizlik içinde Ukulele ya da gitar tınıları. Bu ambiyans, unutulmayacak kadar aklımda yer edindi. Sanıyorum, hayatımın son dakikalarında gözümün önünden geçecek film şeridinin bir karesine şimdiden oturdu.
7. Büyük otellerin usta aşçıları, “Eğlence için yemek servisi” (Traiteur plaisir) adı altında pişirme atölyesi şeklinde turlar düzenliyorlar imiş. Beni pek çekmedi ama sizin ilginizi çekerse katılabilirsiniz. www.grepfoc.pf
8. Bora bora da Helikopter gezisi yapın. Kesinlikle yapın! Fiyatını hiç sormayın
9. Matavai koyunda, Pointe Venus(Venüs noktası) plajını görün. Dünya üzerinde siyah kumu olan başka bir plaj yok. Unique. Siyah kumun sebebi volkanik ada oluşundan. James Cook, bu adaları ilk keşfettiğinde, bu plajdan adaya ayak basmış. Her gezginin, kaşifin buraya gelip bir saygı duruşunda bulunması gerekir
10. Teahupo’o Plajı‘na gidin. Sörfçü cenneti. Her yıl Ağustos ayında uluslararası “Tahiti Pro surf yarışması“na (eski adı Billabong Pro), ev sahipliği yapıyor imiş. Rüzgarı emsalsiz imiş sörfçüler için! Tüm uluslararası profesyonel sörfçüler için bir buluşma yeri oluyormuş. Teahupo’o dalgası, dünyanın en ünlü dalgalarından biri imiş. Tehlikeli imiş. Keanu Reeves in Patrick Swayze ile rol aldığı Point Break adlı 1991 yapımı filmde de böyle bir dalgayı bekliyorlardı izleyenler hatırlayacaktır. “Acaba o son sahne burada mı çekildi?” diye baktım fakat orası, Hawaii deki O’ahu plajı imiş. Filmi izleyin gerçekten iyi hikayesi var.
11. Heiva Festivalini yakalayın. (https://www.carnivaland.net/heiva-festival)Ben yakalayamadım üzgünüm
Misyonerler bölgeye ilk geldiklerinde, yerli danslarını, ahlaka aykırı bulmuşlar ve yasaklamışlar. Bu yasaklar daha sonra kanunlaştırılmış. 20.yy başında bu yasaklar kaldırılmış. 1950’den itibaren dans festivali halini almış.
12. Petank oynayın. Tarihi Fransız kökenli, “jeu provençal” adlı oyun. Avuç içini dolduracak büyüklükte metal toplarla oynanan bir oyun. Çocukken oynadığımız misket (Cilli) oyununun büyükler için olanı
13. Papeete’deki İnci Müzesi’ni görün. Özellikle hanımlar buraya bayılacak
14. Okyanustan/Plajlardan sıkıldım kendimi dağlara atacağım derseniz, gerçi böyle bir ihtimal olabilirmi bilmiyorum ama, alternatifi, Marau Dağı (1493 mt) zirvesine kadar patika yürüyüşleri yapabilirsiniz. Yüksek volkanik kayalıkları kesinlikle sıradışı. Krater, Tamanu platosu, görülmeye değer imiş. Merak ettim ama zamanım olmadı tırmanmaya
15. Renkli ve eşsiz köyleri, sıcakkanlı yerlileri ve arkeolojik kalıntıları deneyimleyin.
Buraya kadar okuyan varsa yorumlara bir nokta bir emoji ya da bir şeyler yazsın ki, Koccaman bir TEBRİK yollayabileyim.
Kim bilir belki de, bir Polinezya/Tahiti/Bora Bora hatırası!!!
Evet. Hatta gideyim de hiç dönmeyeyim
Sonraki sayfalarda fotoğraflar devam ediyor…
Gezmeyi sevenlerin "Titreyen Video Sorunsalı" Gezmeyi seviyorsunuz, seyahatlerinizde kullanmak üzere bir kameranız var. Fakat Tripod,…
Corfu Adası Corfu adası gezimi gerçekleştirmeden önce, ada hakkında pek bir şey bilmiyordum. Daha önce…
"Hafta sonu Amsterdam'a kaçmak" ya da "Hafta sonu Amsterdam'dan kaçmak". “İşte bütün mesele bu” demedik,…
"Biz Heybeli'de her gece mehtaba çıkardıkSandallarımız neşe dolar zevke dalardıkSaz seslerinin sahile aksettiği demlerAah o…
Curaçao adası seyahatim, aslında 1989 yılında başladı; O zamanlar adı, "Muradiye Turizm Otelcilik Meslek lisesi"…