Venedik

“Biz Heybeli’de her gece mehtaba çıkardık
Sandallarımız neşe dolar zevke dalardık
Saz seslerinin sahile aksettiği demler
Aah o demler

Yesari Asım Arsoy(1900-1992)‘un, bu besteyi yapmasından, 300 yıl önce, Venedik’te benzer şarkılar söylenirmiş aslında. Kim bilir, Yesari bey de belki bir Venedik aşığıydı!
O zaman, rèmo’nu aşk için salla Gondolier!
Bir köşeden kıvrılınca Vivaldi, başka birinde Wagner, Verdi ile kulaklar dolmalı.
Hayâllerde Heybeli.
Gondolier’in Barkarol şarkılarını dinlemeli.
Yüzyıllarca sanatçıları çıldırtan, fuşya pembesi gün batımı içinde, muhteşemliğiyle gülümseten Venedik. Kırılgan ve sonsuz Venedik.
Sisler içinde melankolik kayboluşlarla Venedik…

Üstat Kazanova (Casanova) [1] boşuna dolaşmamış bu damlarda, balkonlarda gizli gizli.
Aşkı en iyi o bilir. Dünyanın her yerinden binlerce üst düzey hanım yanılmış olamaz. Değil mi? Venedik’e gitmeden önce, Casanova ya dair, bir kaç film var seyredilmesi gereken. Ben hepsini seyrettim ve en iyisinin, Fellini’nin Casanova (1976) sı olduğuna karar verdim. Venedik’in ambiyansını daha iyi temsil ediyor sanki.
En romantik serenatlarından izler bırakmış olmalı Venedik’in bir yerlerine.
Koklamak, tatmak, anlamak, hissetmek bize düşen. [2]
“Bir kutu likörlü çikolatayı tek seferde yemek gibidir Venedik” Truman Capote’un dediği gibi.
“Müstehcen çarşıdır” Regis Derby için Venedik.
Ölünecekse de aşktan,
Venedik’te ölmeli!

Venezia, amore mio!

Seyahatlerimde her zaman, bölgenin “unique” neyi var onu ararım. Şimdiye kadar gördüğüm yerler arasında en fazla “unique” sahibi yer, Venedik. Yer diyorum çünkü başka bir niteleme bulup, yakıştıramıyorum. Şehir nitelemesi çok küçük kalıyor. Ülke desem değil. Ada desem az gelir. Turizm merkezi desem, sadece bu değil. Aşk, romantizm, klasik müzik, gurme, şarap, tarih, sanat, din, festivaller. Ve daha bir çok şey demek Venedik. Tarihi boyunca sıra dışı olmuş. Venedik denince İtalya hiç aklıma gelmiyor nedense! Hiç bir niteleme yeterince yakışmıyor Venedik’e.

Başta belirtmeliyim ki, Venedik öyle bir kaç günde bitirilecek bir yer değil. Hele ucuz gezmek, hiç mümkün değil. Venedikliler de parasız müşterinin yüzüne bile bakmaz zaten. Venedik’e kısıtlı ekonomi ile gelirseniz, sadece gözünüz kısıtlı bir kaç şey görür. Bir günlük maksimum gözlem, ” Venedik eskimiş, bakımsız. Yıkılıp yeniden yapılmalı o binalar!” Taksi botta rastlantı sonucu yanına oturduğum, yurdum insanı günlük turiste, kulak misafiri olunca duyduğum sözler bunlar.

O büyük kültürel ve tarihi birikimi, kolay özümsemek, hissetmek, anlamak kolay değil. Her metrekaresi, ayrı bir hikâye barındırıyor.

Venedik tarihi boyunca senfonik müzik ve operanın gelişiminde önemli rol oynayan, aynı zamanda Antonio Vivaldi (1678-1741)‘nin doğduğu şehirdir. Vivaldi ve Venedik. Daha ne olsun! Aslında bu bile yeterli.

Ama dahası var. Çok dahası var!

Vivaldi’nin evi

Dünyadaki, ilk üniversite mezunu ve ilk doktora alan kadın, Venedik’li Elena Lucrezia Piscopia (1646 doğumlu). Padua Üniversitesi’nden mezun olmuş.

San Marco Meydanı

Meydanın pek çok ünlü ziyaretçisi olmuş, kahvehaneleri de ünlüdür. Meydanın ve İtalya’nın en eski kahvehanesi Caffè Florian (1720 de inşa edilmiş) pek çok yazar, şair ve müzisyenin buluşma yeriymiş. Goethe, Thomas Mann, Marcel Proust, Hemingway ve Mark Twain gibi ünlüler kahve içmeye buraya gelirmiş. Hatta Richard Wagner, Giuseppe Verdi ile karşılaşmamak için meydanın diğer tarafındaki Caffè Lavena‘ya gidermiş.
Fransız Yazar Alfred de Musset meydan için “Avrupa’nın Salonu”, Napolyon ise “Avrupa’nın en güzel şenlik alanı” ifadesini kullanmış.

Hangi Tarihlerde Oradaydım : 2013.09.07 – 17

Nerede Kaldım : Colombina Hotel, konum olarak çok merkezi bir yerde. San Marco Bazilikasının arka tarafında. Bana göre pahalı ama Venedik’e göre ucuz bir otel. Eksiksiz hizmet veriyorlar. Tebrik ederim. Tavsiye ederim.

Vize gereksinimi : Schengen sınırları içinde.

Yüz ölçümü : 414 km². 118 adacık. 150 kanal. 417 köprü. Bunlardan 72 si özel tasarıma sahip

Nüfus : 261.905 (2017) %94 İtalyan %48 Erkek %52 Kadın %14 18 yaş altı.
Nüfus, son 50 yılda yarı yarıya düşmüş. Uzmanlar, böyle giderse, 2030a kadar hayalet şehre dönüşeceğini düşünüyorlarmış. Bu düşüşün en büyük sebebi, Venedik’in her yıl bir kaç mm batması imiş.

Para Birimi : Euro

Yıllık Turist Sayısı : 27 milyon

Temel bir kaç kelime/cümle öğrenmek, Venedik ruhunu özümsemek için iyi bir motivasyon olabilir. Sempatik olmanın kime zararı olabilir ki :
Ciao Merhaba
Bella Güzel
Grazie (mille) Teşekkürler (çok)
Per favore Lütfen
Prego Rica ederim
Buongiorno/Buonasera İyi günler / İyi akşamlar
Dov’é …? Nerede …?
Vorrei un/una … Bir … istiyorum (yiyecek veya içecek siparişi verirken)
Quanto costa? Ne kadar? (Fiyatı)
Parla Inglese? Do you speak English?
Non parlo Italiano İtalyanca bilmiyorum.
Amore mio! Aşkım!

Eski Venedik Cumhuriyeti Bayrağı

Venedik, Veneto özerk bölgesinin başkenti

Veneto sınırları

İtalya’ya bağlanmadan önceki “Venedik Cumhuriyeti” sınırları şimdilerde Veneto özerk bölgesi yani.

18 adet mahalle(quartieri) den oluşuyormuş. 2005 te 6 Belediye(municipalità) ye dönüştürülmüş;

1.Venezia-Murano-Burano Belediyesi”: (Nüfus: 69.679 kişi. Alan:211 km2)
Eski mahalleler: 1: San Marco-Castello-Sant’Elena;
2: Cannaregio;
3: Dorsoduro-S.Polo-S.Croce;
4: Giudecca-Sacca Fisola;
7: Murano;
8: Burano
9: Cavallino-Treporti
2.Lido-Pellestrina Belediyesi”: (Nüfus: 21.691kişi. Alan: 72 km2)
Eski mahalleler: 5: Lido-Malamocco-Alberoni;
6: Pellestrina-San Pietro in Volta)
3.Favaro Veneto Belediyesi” : (Nüfus: 23.376 kişi. Alan:45 km2)
Eski mahalleler: 10: Favaro
4.Mestre-Carpenedo Belediyesi”: (Nüfus: 88.181 kişi. Alan:24 km2)
Eski mahalleler: 11: Carpenedo Bissuola;
15: Piave 1866;
13: San Lorenzo 25 aprile;
12:Terraglio
5.Chirignago-Zelarino Belediyesi”: (Nüfus: 37.629 kişi. Alan:26 km2)
Eski mahalleler: 14: Cipressina-Zelarino-Trivignano;
16: Chirignago-Gazzera)
6.Marghera Belediyesi“: (Nüfus: 28.285 kişi. Alan:35 km2)
Eski mahalleler: 17: Marghera- Catene;
18:Malcontenta)

Dil : İtalyanca resmi dil olsa da, halkının kendine ait bir dili de var ve Venedik’teki insanlar bunu konuşuyor. Venedikce, İtalyancanın bir lehçesi değil, apayrı bir dil.

Din: Hıristiyan Mezhep: Katolik Kilise: Evangelist

Tarih : İlk olarak, Bizans İmparatorluğu’nun bir parçasıymış. 7. yüzyılda bağımsız olmuş. (MS 697 – MS 1797) Orta Çağ’ın ortalarında büyük bir deniz filosu kurarak Akdeniz ülkeleriyle yaptığı ticaret sonucu zengin bir ülke haline gelmiş.
“En sükunetli” anlamına gelen “Serenissima” sözcüğüyle anılırmış.
Orta Çağ’ın en güçlü ticaret merkezi imiş. Hatta Osmanlı’ya borç veren bankerler bile varmış.

İngilizlerin, atlas okyanusu üzerinden Amerika ve Doğu Hint Adaları’na yeni ticaret yolları açması, Venedik’in gücünün yitirilmesine yol açmış.
Korsanlık buradan doğmuş. Zenginliği görüp bundan haksız kazanç sağlamaya çalışan hırsızlar, korsanlık olgusunu buradan başlatmışlar.
Korsanlara karşı mücadele, ticaret gemilerinin toplarla donatılmasına sebep olmuş. Bu da savaş gemisi olgusunu yaratmış. Tüccarlar olmuş korsan, korsanlar olmuş tüccar.

San Marco Bazilikası

Bazilika, San Marco Meydanı(Piazza San Marco)nda. (Venedik’in merkezi bence bu meydan) 1094 yılında inşa edilmiş(Kimi kaynaklar 1063 diyor. Bilemedim!). Venedik’in en eski katedraliymiş.
Bizans ve Gothic tarzda olan bu bazilikaya değer katan asıl olay, 1204 yılında Konstantinopolis’i (O zaman adı daha İstanbul değil) talan eden, Katolik Hristiyanlar’ın, Ortodoks Hristiyanlar’ın yaşadığı İstanbul’a düzenlediği, 4. Haçlı Seferi’nin ganimetleri olarak, “Aziz Mark’ın Atları” ve “Tetrark heykeli” olmak üzere pek çok heykeli, süslemeyi, 8500 metrekare mozaiği ve mermeri bazilikaya getirmesi olmuş. Venedik bu seferin sonucu olarak Girit adasını da eline geçirmiş.

Getirilen heykeller sonradan, zarar görmemeleri için San Marco Müzesi’ne taşınmış. Meydana bakan girişin üzerinde göreceğiniz bu 4 at heykeli ise replikası.

Aziz Mark’ın Atları

Bazı makalelerde okuyorum, bizden çalınmış falan diye yazıyorlar. O bazıları bilmelidir ki, o tarihlerde Osmanlı Konstantinapolis’te yok!

250 yıl sonra Sultan Mehmet fethediyor İstanbul’u.

San Marco

Bazilikaya adını veren, San Marco/Saint Marco/Aziz Mark/Evangelist Markus enterasan bir zat.

Mısır’daki Kıpti(Çingene) kilisesinden yetki almış biri. San Marco Meydanındaki Bazilikanın duvarında olan Aslan da, onun simgesi. Venedik’in, bu azizin korumasında olduğuna inanılıyor.

Aziz Mark’ın Aslanı

Bu St Mark’ın kanatlı aslanı, aynı zamanda Cannes Film Festivali‘nin yapıldığı yerde (Cannes Lions International Festival of Creativity) adlı bir Reklam Festival‘inin büyük ödülünü de temsil ediyor.

Bazilikanın Osmanlı ile ilgili bölümü restorasyon sürecine alınmış. Bu Osmanlı rölyeflerini göremeden gideceğim ya ona yanıyorum. Benim büyük şanssızlığım mı desem, yoksa aptallığım mı! Araştırmadan geldim.

Saint/St/San(Aziz) Marco, çoğu zaman Marco Polo ile karıştırılmış. Marco polo’nun evi [3] şuan tiyatro olarak kullanılıyor.

1271-1295 yılları arasında yaşamış Venedikli bir tüccar olan Marko Polo ilk defa Avrupa’dan İpek Yolu’nu izleyerek Çin’e ulaşmış. Moğol kağanı Kubilay Han’ın huzuruna çıkmış ve yolculuklarının öyküsünü bir kitap haline getirmiş.

1348’de çıkan veba salgını Venedik’in nüfusunun yarısını yok etmiş. Meşhur Venedik maskeleri o zamanlardan. Plague (Veba) Mask adı verilen bu maskeyi, doktorlar vebadan korunabilmek için takmışlar.

Bu maskelerin her birinin ayrı adı ve hikayesi var. Öyle güzeller ki, dayanamadım hepsinden birer tane satın aldım. Bütçemi çok yordu ama evimin bir köşesinde hayatıma eşlik etmelerine değer. Onu da artık başka bir yazı olarak paylaşırım.

Venezüella

Bu Güney Amerika ülkesinin adı, Venedik(Venezia)’ten geliyormuş. Venezüela İspanyolca’da “Küçük Venedik” anlamında imiş.

Osmanlı’nın Yunan Yarımadası, Sırbistan, Arnavutluk ve Bosna-Hersek’i fethetmesiyle, Venedik birdenbire Osmanlı’yla deniz ve kara komşusu haline gelmiş. 1463-1478 yılları arasında yaşanan savaş sonunda Venedik ile Osmanlı, barış anlaşması imzalamış. Venedikliler, Arnavutluk’ta İşkodra/Shkodër/Scutari/Shkodra ve Akçahisarı, Ege’de Limni ve Eğriboz adalarını ve Güneybatı Peleponnesos’ta Maina Yarımadası’nı Osmanlılar’a bırakmış. Osmanlılar da Mora, Arnavutluk ve Dalmaçya’da aldıkları Venedik topraklarından bazılarını iade etmişler.

Venedikliler iki yıl içinde yüz bin duka altın tazminat ödemeye söz vermiş. Ayrıca ithalat-ihracat vergisi ödemeden Osmanlı’yla serbest ticaret yapabilme hakkı için yıllık on bin duka ödemeyi de kabul etmişler. Venedik’in, İstanbul’da yaşayan ve iş yapan Venedikliler üzerinde, sivil yetkiye sahip bir görevliyi, İstanbul’da bulundurmasına izin verilmiş. Bu anlaşmanın bir parçası olarak 72. Venedik dükü Giovanni Mocenigo ressam Gentile Bellini’yi, Fatih’in tablosunu yapmak üzere İstanbul’a göndermiş.

Gentile Bellini’nin Fatih Sultan Mehmet portresi

1489 yılında Venedik donanması Kıbrıs’ı almış.

1571 yılında Osmanlı, adayı geri almış.

1645 yılında Girit’i almışlar.

1669 yılında Kandiye kalesini almışlar.

1718 yılında ise çevredeki küçük adacıkları, Osmanlı’ya bırakmak zorunda kalmış.

15’inci ve 16’ncı yüzyıllar da Venedik Cumhuriyeti, İtalya yarımadasındaki Floransa, Roma ve Cenova gibi diğer kent-devletler ile birlikte Rönesans döneminin en önemli kentleri arasında yer almış.

Paylaş

Hakkında Musta

Traveller (on a budget)

Bir yanıt yazın