Venedik

Fransa kıralı III Henry‘nin ziyaretinde, 1200 farklı çeşit yemek sunulduğunu yazar tarih kitapları.
Yüzyıllarca baharat yollarının Venedik’te kesiştiğini düşünürsek, baharat yönünden gelişmiş bir mutfak ile karşı karşıyayız.
Bu zengin çeşit ile tanışmak için en iyi bölge, Grand Canal’ın kenarındaki bistrolar. Cicheti adlı Venedik tapalarından tatmalısınız.

Ne Yapmalı Ne etmeli Ne görülmeli

1. Fenice Tiyatrosu’nda bir Müstehcen Opera izleyin. (teatrolafenice.it)
1836 yılında tamamen yanmış. Sıfırdan tekrar yapılmış. “Kendi küllerinden doğan Anka kuşu” anlamına gelen Fenice, 1996 yılında adına yaraşır bir şekilde yine yanmış ve yeniden yapmışlar.

2. Grancaffe Quadri de oturun bir kahve için. Venedik’in en tarihi kafelerinden. San Marco meydanı’nda.
18. yy’da Korfu doğumlu bir girişimci tarafından kurulmuş. 1830’da kafe-restoran şekline getirilmiş (üst katında ki restoran bölümü, üst düzey). Müdavimleri arasında, Dumas, Stendhal, Proust, Gorbaciov, Robert de Niro, Woody Allen gibi ünlüler varmış. Ben göremedim ama…

3. Rialto Köprüsü‘nün üzerinden geçin. (16. yy’a kadar insanlar at sırtında geçerlermiş siz at bulamasanız da geçin.)

4. Palazzo Ducale/Doge/Dükler Sarayı‘nı gezin. San Marco Meydanı’nda. Gotik tarzda inşa edilmiş saray, eski Venedik Cumhuriyeti’nin en yüksek otoritesi olan Venedik Doge‘sinin ikametgahıymış.
1923’te müze olmuş. Fondazione Musei Civici di Venezia‘nın yönetimindeki 11 müzeden biri.

5. San Marko Bazilikası‘nı gezin.

6. Gondol ile Grand Canal‘ı geçin. Mümkünse akşam saatlerinde.

7. Venedik Film Festivali‘nde kırmızı halıyı ve prömiyerleri izleyin.
Lido adasında gerçekleşiyor ve Venedik’te denize girmek için en iyi seçim, ödüllü plajları olan bu ada.

8. Aşk Tüneli‘ni görün.

9. Ramo Varisco Caddesi’ni görün. San Canciano yakınlarındaki bu cadde, Venedik’in en dar caddesi ve 53 cm genişliğinde olduğu söyleniyor.

10. Maske satın alın. (Çin mallarına dikkat! Onları Türkiye’den çok daha ucuza alabilirsiniz. Orijinallerinde, İtalya damgası var. Anlarsınız zaten.) Bizim çok bilmişler “Gothic” tarzda diyor ama bu maskeler aslında “Barok” tarzdadır.

Carnevale di Venezia

11. “Venedik Karnavalı” festivalinde kalabalığa karışın. (16 Şubat-5 Mart) Paskalya’dan kırk gün önce olmasıymış bu tarihin özelliği. Dileyen herkes bu eğlenceye kostüm ve ilginç maskelerle katılabiliyor. İstatistiklere göre 3 milyon kişi katılıyormuş.
Karnavalın hikayesi de ilginç.
Venedik, zenginliğin merkezi olduğu yıllarda, fakirlikte çokça imiş. Adil bir yönetici, her yıl 1 hafta, tüm insanların,
bu maskelerle dolaşmasını, kimliklerin gizlenmesini, böylelikle eşitliği herkesin tatmasını kararlaştırmış.
Yüzyıllardır, insanlar arasındaki sınıf farkının 1 hafta da olsa yok edildiği, herkesin birbiri ile dans edebildiği,
aynı masalarda oturup yiyip içebildiği, fantastik olarak da nitelenebilecek bir karnaval.
Umarım bir gün bu karnaval dünyanın her yerinde ve yılın her gününde yaşanır. Çok mu hayalci oldu?!

12. Casino di Venezia‘yı görün. Dünyanın en eski kumarhanesi 1638’de açılmış.
Bina aynı zamanda Alman besteci Richard Wagner’in 1883’te öldüğü mekan olarak da ünlü. Casino’nun şimdiki binası 1950’lerde yapılmış. Kumarhane, bir kıyafet kuralı uyguluyor imiş. Smokinsiz, papyonsuz girilmez imiş!

13. Punta della Dogana Müzesini gezin. Büyülenin! Grand Canal ın girişinde, köşe de üçgen bina.

Punta della Dogana Müzesi

14. Campo del Ghetto Nuovo adlı Yahudi mahallesinde sokak pazarını gezin. El emeği ürünler harika.
Buranın hikayesi de ilginç geldi bana. 1541’de İspanyol Engizisyonundan kaçan Sefarad Yahudileri, buraya yerleşmişler.
Campo del Ghetto Nuovo çevresi daha önceleri dökümhanelermiş. Bu bölge birden büyük bir göç alınca, Venedik’liler, Yahudilere sadece gündüz bankerlik ve ticaret yapabilme izni vermişler çünkü Sefaradlar borç para satıyorlarmış.
Geceleri ise bu bölgeden dışarı çıkmaları yasakmış. Hatta bölge girişleri kilitleniyormuş. 19. YY a kadar bu böyle sürmüş.
Venedik’teki Yahudilerin çoğu Musolini’nin Naziler ile anlaşması sonucu işgalden önce buradan kaçmış, 246’sı tutuklanmış ve 1943-1944 arasında toplama kamplarına gönderilmişler; sadece 8 kişi hayatta kalabilmiş.

Aynanın Yaratıldığı Yer

15. Murano ve Burano adalarını görün. Yarım günlük botlu rehberli turlar var iyiler. 30-50 Euro arası. Aynanın tarihini en iyi onlar anlatır.
Ayna nın ilk Venedik te Murano/Burano/Torcello adalarında yapıldığını, dünyaya buradan dağıldığını, yüz yıl kimsenin
kopyalayamayışını, dünyanın ayna ihtiyacını buranın sağlamasını, sonunda bir Fransız’ın İtalyanmış gibi imalathanelere sızıp yıllarca çalıştıktan sonra ayna yapım sırrını öğrendiğini ve Fransa’ya dönüp yapmaya başlamasıyla ayna üzerindeki mutlak Venedik hakimiyetini bitirdiğini biliyormuydunuz?
1291’de faaliyet göstermeye başlamış cam atölyelerini görmeden dönmeyin.
Yüzyıllardır babadan oğula sürdürülen cam sanatı, artık bir şova dönüşmüş olsa da görmeye değer.
Eylül ortasında Burano Regatta (Regata di Burano) adlı geleneksel tekne yarışını da kaçırmayın.

16. Santa Maria della Salute Bazilikasının merdivenlerine oturup gondolları seyredin. 1687’de, veba salgınından kenti kurtardığına inanılan Hz. Meryem adına inşa edilmiş. Venedik Senatosu’nun açtığı yarışmayı Baldassare Longhena kazanmış ve yapmaya başlamış.
Barok tarzın öncüsü olan Venedik’te bu tarzın öne çıkan örneklerinden biri. Mihrap ve kubbesini inşa ederken Bizans ve Yahudi binalarının özelliklerinden esinlenmiş. Fakat bitmesine 5 yıl kala ölünce, tamamlama görevi Vincenzo Scamozzi’ye verilmiş.
Vebadan kurtulmayı başaran Titiano’nun 12 tablosu, Palma Il Gioane nin eserleri de burada sergileniyor. (basilicasalutevenezia.it)

Ahlar Köprüsü’nün altında öpüşün!

17. Sad Bridge / Bridge of Sighs / Ponte dei Sospiri / Ahlar Köprüsü
1602 yılında, Antoni Contino tasarlamış inşa etmiş.
Köprü, Venedik senatörlerinin ikametgâhlarını, Dükler Sarayı’na bağlıyor. Engizisyonun kelle uçurduğu dönemlerde, mahkumların buradan geçerken durup son kez venedik’e bakarken “Ahh” çekmelerinden kaynaklı bu adı almış.
Bu köprüden geçip de kellesi vurulmayan tek kişi Casanova imiş.
Yerli halkın inanışına göre de, bir çift eğer gün batımında köprünün altında öpüşürse aşkları ölümsüz oluyormuş. Denemeyene aşk olsun

Sad Bridge. Bridge of Sighs. Ponte dei Sospiri. Ahlar Köprüsü. Artık hangi adı kullanırsanız…

18. Accademia Galerisini ziyaret edin. Temelinde, resim, heykel ve mimari eğitimler veren bir sanat okuluymuş.1750 de kurulmuş. 5 yüz yıllık bir süreç, kronolojik olarak düzenlenmiş, ziyarete açılmış. Bizans’tan Rönesans’a, Barok’tan Rokoko’ya kadar bir çok örnek sergileniyor. 1807’de Napolyon’un Venedik’i işgali ardından bizzat emriyle günümüzdeki binasına “Scuola della Carita”ya taşınmış. Kraliyet müzesi haline getirilmiş. Buradaki en önemli eser bence, Leonardo da Vinci’nin 1490 tarihli meşhur çizimi “Vitruvian Man”.

Sonra, Jacobello Alberegno’nun “Apocalypse/Kıyamet”,

Paolo Veneziano’nun “Meryem’in Taç Giymesi”,

1480’de Fatih Sultan Mehmet‘in portresini yapan Gentile Bellini ve Ailesi’nin tabloları görülmeye değer. FSM’in tablosu yok tabi! O en son Londra’da bir açık artırmada görüldü.

19. Ca’ d’Oro (Altın Ev)i görün. (cadoro.org)
1984’te müze olmuş, halka açılmış. Tarihini sitesinden okuyun. Unique. Dünya sanat tarihinde ünlenmiş bir çok eser burada barındırıyor.

20. Ca’ Rezzonico evini görün. (carezzonico.visitmuve.it/en)
Yapımına 1649’da başlanmış. 1936 da müze olarak açılmış. 1958’de yapımı tamamen bitmiş. 2011’de tekrar müze olarak faaliyete geçmiş.

21. Ca’Pesaro Sarayı‘nı görün.
Saray diyorum ama aslında malikâne demek daha yerinde olur. Adların başında “Ca” olunca, Casa yani malikane yada ev anlamına geliyor.
Modern sanatlar barındıran bir bina. Mesela Klimt, Matisse, Kandinsky eserleri görmek isteyen buyursun.

Türk Sarayı

22. Türk Sarayı / Türk Hanı / Fondaco dei Turchi / Palazzo dei Turchi. Listeye eklememe gerek var mı? Tabi ki görülesi.
Grand Canal’a bakan 200’ün üzerinde malikâne/saraydan biri. Grand Canal’ın sağ tarafında San-Marcuola İstasyonu‘nun karşısında.
13. yüzyılın ilk yarısında Giacomo Palmier tarafından inşa edilmiş.
Sonrasında Osmanlı, Venedikli bu aileden ticari mallarını depolamak için kiralamış. Venedik’in en eski saraylarından birisi.
Kıvrımlı bağlantıları ve ince sütunları ile Bizans mimarisinin tipik bir örneği.
1621’den itibaren Osmanlı’nın tüccarları sarayı ticaret merkezi olarak kullanmaya başlamışlar.
Adı Türk sarayı ama o dönemlerde biz Türkler pek tüccar değilmişiz Osmanlı’da. İstanbul’un azınlıkları tüccarlık yaparlarmış.
O dönemde, İstanbul’dan buraya göçmüş bir çok eski Ermeni, Yahudi, Rum tüccar aile kullanmış bu sarayı.
1838’e kadar olan bu süreçte orada ikamet eden Osmanlı tüccarları binaya bir cami ve hamam inşa etmişler ve sarayın mimarisini biraz değiştirmişler, restorasyon çalışmaları esnasında sarayın üst kısmına kubbe eklemişler.
Osmanlı’nın tüccarları koyun getirip bağlayınca, Venedik kokudan geçilmez olmuş. Sonunda defetmişler bu tüccarları o saraydan.
Değerli yapılara hayvan bağlama adetimiz eski yani! Apollon tapınağı kalıntılarına bile keçi bağlamışız ya zaman zaman!
Saray 1923’ten beri Venedik Doğa Tarihi Müzesi (Museo di Storia Naturale di Venezia) olarak kullanılmakta.

23. Palazzo Bovolo ya gidin. Lombardiya tarzı sarmal merdivenlerinden ağır ağır çıkın ve taraça ulaşın.
Tahminimce, en iyi Venedik manzarası burada. ( Dikkat edin de fotoğraf makinenizin pili bitmiş olmasın benim gibi )

Feste del Redentore

24. Feste del Redentore. Temmuz sonunda. Vebanın bitmesini kutlamak için dini bir bayram olarak başlamış. Sonra bir partiye dönüşmüş. Basilica di San Marco‘dan başlayıp, Redentore Kilisesi‘nde biten fener alayının geçişini kolaylaştırmak için Giudecca ve Venedik arasında, yıl 1 kez, 24 saatlik teknelerden oluşan geçici köprü yapıyorlar. Giudecca‘nın tahta kaldırımında, Ekose desenli masalarda oturup, Venedik üzerindeki havai fişek gösterisini izlemek, gece boyunca yemek, içmek ve dans etmek, festivalin çekiciliğini artırıyor. Yerel gençler festivali, Lido sahillerinde güneş doğarken denize dalarak sonlandırıyorlar.

Dahası var. Çok dahası var!

Bitmez Venedik! Anlatmakla bitmez.

Aslında bir masal anlatmak istemiştim Venedik’e dair ama bu yazı Venedik Rehberi‘ne dönüştü gibime geliyor! En iyisi bitireyim, başka bir şeye dönüşmesin!

Buraya kadar okuyan varsa yorumlara bir nokta, bir emoji ya da bir şeyler yazsın ki, koccaman bir TEBRİK yollayabileyim. Belki de, bir Venedik hatırası!!!

Sonuç olarak;

Yine gitmek istermiyim : Evet

[1] Tam adı Glacomo Giralomo (1725-1798)
[2] Kazanova evi videoda 13:00 te
[3] Videoda 11:31 de

Daha fazla fotoğraf için :

Paylaş

Hakkında Musta

Traveller (on a budget)

Bir yanıt yazın