Yeni Zelanda Notlarım 2

 Tüm seyahatim süresince aldığım bazı notlarımı, olduğu gibi yayınlıyorum. Doğal olarak birçok bilgi eskimiş, değişmiş olacaktır. Birçoğu ise günceldir.  Umarım beğenirsiniz;

“Saatte 950 km hız ile 11000-11800mt yükseklikte uçuyoruz Kıbrıs, Lübnan, Arabistan, Dubai(Doha) üzerinde gidiyoruz. Yemekler bir harika.

Kalkışta biraz heyecanlandım ama çok az. Bazen hava boşluklarına giriyoruz. Salıncakta sallanır gibi arabanın tekerleği çukurlara girer. Manzara bir harika iyi ki cam kenarı almışım. Hiç strese gerek yokmuş aynı şehirlerarası otobüste ama pürüzsüz bir yolda gidiyormuş gibi. Her şey lüks, konfor üst limit,  hostesler seçkin.  Bu arada uçakta kaç Türk var hepsi kendini belli etti. Geğirmeler, tuşlara ok atar gibi basmalar, durmadan alkol ve yiyecek istemeler.(Ücretsiz ya!) Çöpleri yere atmalar, tüm imkanları, gerekmeden kullanmalar, her şeyi kurcalamalar Parasını verdik ya kardeşim her şeyi yaparım anlayışı.)

(“Ülkem insanı neden böyle, nasıl düzelir?” Soruları o zamanlarda da klasik idi.)

                Dubai’de  kesinlikle kaybolunur! Böyle büyük ve karmaşık bir havaalanı olamaz. Bir daha ……. turizm den asla bilet almam Dubai’de rötar için otel odası verdiler güya! 7 saat bekleme bölümünde sandalyede uyumaya çalıştım. Fakat Doha’ya gece inmek muhteşem. Tek bir sorun yok şehirde. En azından öyle görünüyor. Planlı bir şehir yapmışlar.

                Havaalanında da kayboldum!

Çok karışık bu havaalanı.  Fiyatlara baktım Duty Free lerde. Kim demiş Dubai çok ucuz diye! Türkiye ile kıyaslarsam, %25 ucuz. Örneğin, Nokia 6600 = 450$ Kameralar  %10 kadar ucuz. Bizim seyahat sever  iş adamları, jet set hepsi burada.

İnternette gördüğüm o cennet adaların(Maldivler) 500mt üzerinden geçtik.  Suların üzerinde yapılmış kulübelerden oluşan otellerin. Mutluyum hem de çok .

İkinci durağım Singapur’du.

İlk Jet Lag’ıma burada maruz kaldım. Dubai’de uçağım havalanırken, güneş doğmak üzereydi.  6 saat sonra Singapur’a indiğinde ise güneş battı. Batıdan doğuya doğru dönen dünyanın  üzerinde aynı yönde ve dünyanın dönüş hızından daha hızlı bir araç ile uçtuğum için bunu yaşıyordum. Günü 6 saatte bitirmiştim. Harika bir deneyim olmasa da ilginçti.

Singapur’dayım. Burada bir sürü ada var. Çok hoş. Çok kötü oldum baş ağrısı başladı.  Hayatımın en kısa gününü yaşayıp Jet lag olmanın sonucu bu sanırım.  Vücudumun değiştiğini hissediyorum. Sıcak sıcak terleme krizleri geçiriyorum.

Dubai’de olduğu gibi Singapur’da da kayboldum! Yine Polis arkadaşlar! –“ Ahh Dubai polisinin rapor ettiği Turco bu olmalı” der gibi bakıyorlardı birbirlerine. Kesin almışlar raporu! Eheh.

Bir süre sonra uçaklara alıştım. İn bin, in bin sanki uçakta doğdum.

Otomobil ile çok hızlı giderken bir tümsekten geçersin ya işte o an karnında hissettiğin garip duygu var uçağın yer ile teması kesildiğinde ve yere temas ettiğinde. Havadayken de, hava şartları kötü ise bir kamyonla, çukuru bol yollarda gider gibisin. Başka fark yok gibi.

Uçak havaalanına inişe geçmeden önce havada planör gibi havada asılmıyor mu, sonrada bir sağa bir sola manevra yapmıyor mu, işte bunu çok sevdim.

Bulut katmanının üzerine çıktığımızda, uçsuz bucaksız pamuk bir tarlanın üzerinde gidiyormuşum gibi …

Hayatımda hiç bu kadar uzun WCde kalmamıştım! Singapur’un şansı!

Devamı gelecek…

Paylaş

Hakkında Musta

Traveller (on a budget)

Bir yanıt yazın